Çocuğunuzun karnesi övünç ya da utanç kaynağınız değildir!
Çocuğunuzun karnesi övünç ya da utanç kaynağınız değildir!
Eğitim ve öğretim yolculuğunda dönem sonlarında tüm öğrenciler karne alırlar ve başta öğrenciler, öğretmenler ve aileler için ‘karne sevinci’ olurken, karnesinde düşük notların veya “zayıf” notları olan öğrenciler için ise, ‘karne üzüntüsü’ yaşarken aileler de hüsran ve kaygı yaşayabilirler. Aslında bu karne alana kadar geçen bir dönemlik sürecin içeriği çok önemlidir. Çünkü çocuklar okula gidip geldikten sonra evde ders çalışacakları, ev çalışmalarını yapacakları ortamın da çocuğun bireysel özelliklerine uygun olmalıdır. O yüzden bu karne sadece çocuğun başarısının değil, aile ve aile içi iletişim ve uyumun da bir yansımasıdır. Evde verimli bir ders çalışma ortamı olmayan, ailesel sıkıntıların ve problemlerin süregelmesi veya öğrenme ve dikkat ile ilgili bireysel farklılıkları olan çocuklardan da hiçbir destek vermeden, tüm karnesinin “pek iyi” olmasını beklemek çocuğa karşı yapılan haksızlıktır. Çocukların sorumluluğu ders çalışmak olsa da bunu engelleyen durumları ortadan kaldırmadan onlardan kapasitelerini gerçekleştirmelerini beklemek aslında bir nevi kendini kandırmak olarak düşünebiliriz. Karnesinin hepsinin “pek iyi” olan çocuğun aile elbet, çocuğu ile gurur duyacaktır. Ancak, çocuğun bunu içinden gelerek mi başardığı yoksa, ailesinin yüksek beklentisini ve mükemmeliyetçi tutumları ile çocuğa karşı toleransın düşük olduğu için baskı ile mi o; “pek iyi” aldığını sorgulamak lazım. Burada önemli nokta; çocuğu örselemeden ve yetersizlik hissi yaşatmadan bunu başarmasını sağlamak olmalıdır.
Karnesinde zayıf olan çocuğa nasıl davranılmalı?
Çocuğunuz eğer beklentinizin altında notların olduğu bir karne ile geldiyse, öncelikle sizin için “başarı” ne demek, bunu sorgulamanızı öneriyorum. Başarı birçok değişkeni de kapsayan bir kavramdır ve unutmayın ve zamanla değişebilir. Çocuğunuzun karnesi, sizin övünç ya da utanç kaynağınız değildir! Çünkü seneler içinde başarısı artabilir veya düşüş yaşayabilir. Önemli olan, onun yeteneklerini keşfetmek ve ilgi duyduğu alanlara yönlendirerek, yeterince iyi ve sağlıklı olarak büyümesini ve gelişmesine yardımcı olmaktır.
Çocuğunuzun zayıf aldığı derse olan ilgisi, ders bilgisi, motivasyonu, öğretmen ve okulun tutumu ve sizin verdiğiniz geri bildirimler, vb. etmenler çok önemlidir ve süreç içinde hepsini değerlendirmek gerekmektedir.
Eğer çocuğunuz öğrenmeye dair bir güçlük yaşıyor veya dikkat, odaklanma süresi kısa ve dikkatini sürdürmek de zorlanıyorsa ilk önerim; bu alanda uzman ve deneyimli bir psikolojik danışmandan destek almanız ve televizyon, tablet, akıllı telefonu oldukça sınırlamanız ve evde ders çalışma süreçlerinde ders ve konu tekrarların sayısını arttırmanızdır. Yeni bir bilgiyi en az 16 kez tekrar ettikten sonra akılda kaldığını unutmayalım.
Çocuk zayıf not aldı diye, ona bağırmak, aşağılamak, ceza vermek, akranları ile kıyaslamak, hakaret etmek, isim takmak, vb. olumsuz tutumlar çocuğun ruhsal gelişimini olumsuz etkileyeceği gibi kişilik gelişiminde de yıkıma yol açıp, çocukta “değersizlik” duygularını pekiştireceği için, “ben başarılı olursam, değerli olurum” gibi çarpık bir inanç oluşmasını da neden olabilir. Bunların yanı sıra özgüven düşüklüğü, depresyon, performans kaygısı, çeşitli duygusal ve davranışsal sorunlar yaşayarak, ‘okul’, ‘sınav’ ve sorun yaşadığı derse karşı olumsuz duygular ve tutumlar geliştirerek, var olan sıkıntı daha da büyük hale gelebilir.
Öncelikle çocuğu anlamaya çalışmalı ve evde uygun ders çalışma imkanlarını sağlamalısınız. Örneğin, o sınavına çalışırken sessizliğe ihtiyaç duyuyorsa, bunu tüm aile olarak bu durumu önemsemeli ve televizyonun sesini biraz daha kısarak seyrederek ona imkân sağlayabilirsiniz.
Olumsuza vurgu yapmaktansa karneyi elinize aldığınızda öncelikle başarılı olduğu derslerle ilgili pozitif geri bildirim vererek, zayıf aldığı derslerin nedenlerini karşılıklı sohbet ile açıkça konuşabilirsiniz.
Sizin anne baba olarak çocuğunuzdan beklentilerinizi ve arzularınızı gözden geçirip, çocuğunuza ne kadar ve nasıl yansıttığınızı düşünün ve çocuğunuz için gerçekçi hedefleri birlikte koyun ve çalışma programı hazırlayın ve ailece bu yeni hedeflere uygulayın ve önem verin.
Son olarak, her çocuğun yaşı kaç olursa olsun en önemli ihtiyacı sevgi ve güvendir. Sizin onu karnesinde geliştirilmesi gereken notları da olsa kabul ettiğinizi ve koşulsuz sevdiğinizi bilmesi ve hissetmesi çok değerlidir. Çocuğun okul başarı önemlidir ama en önemlisi onun sağlığı ve iyilik halinin devam etmesidir. Ona sevginizi ve şefkatinizi verin, her şeyin ilacıdır.
Her sabah erken kalkıp okula gidip gelmek ve bunu aylarca yapmak, bir süre sonra hem fiziki hem de zihnen yorucudur. O yüzden bu tatil sürecinde dinlenmesi ve moral depolaması için aktiviteler yapmasına izin vermek onu bir sonraki döneme daha motive edecektir. O yüzden birlikte yeni aldığınız kararlarla bu süreci keyifli geçirmenizi dilerim. Unutmayın bir sonraki karne için çabalayabileceği ve sizin de onunla iş birliği içinde olacağınız bir dönem daha var, değişime önce siz inanın ve güvenin. Çocuğunuz zaten sizi model alıyor, umudunuz ona rehber olsun.
Sevgilerimle.
17 Ocak 2019
Rüveyda İnce Engin
Uzm. Psikolojik Danışman
Aile ve Çift Terapisti