07 Kas

‘Digital’ Çocuklar

‘DIGITAL’ ÇOCUKLAR

Günümüzde hızla gelişen teknoloji ve bize sunduğu nimetleri 7’den 70’e hepimiz kullanmaktayız. Bundan on yıl önce internet bu kadar yaygın ve hızlı değildi. Cep telefonlarından sadece sms ve sesli arama yapılabiliyordu. Şimdi ise, elimizde tuttuğunuz akıllı bir cep telefonu ile görüntülü konuşmadan tutun, hareketli fotoğraf bile çekebiliyoruz hatta aklımıza gelen her hangi bir bilgiyi tüm dünya ile paylaşabiliyor, merak ettiğimiz her şeyi tek tuşla öğrenebiliyoruz. Yeni doğanlar dünyaya gözlerini bu teknolojik gelişmelerin olduğu ortamda açıyorlar ve büyüdüklerinde öngörüyorum ki; örneğin; cep telefonsuz bir dünyayı anlayabilmek onlar için ilginç bir durum olacaktır. Digital devinim bu kadar hızlı iken, bizlerin ve çocuklarımızın hayatını kolaylaştıran teknolojik aletlerin başında en çok akıllı cep telefonları, tabletler, smart tv’ler, dizüstü bilgisayarlar, internet ve oyun konsolları gelmektedir. Çocukların, gençlerin anne babalardan teknolojik ürün ve uygulamalara daha yatkın olduğunu biliyoruz.

Disney, The Future Laboratory ve TNS ile Avrupa genelinde yürütülen araştırma bugüne dek yapılan en büyük çalışmada 8-14 yaş arası, 3,000’i aşkın çocukla, dijital açıdan bilinçli çocukların yepyeni bir kuşağı tanımlandı. İnternetsiz bir dünyayı hiç bilmeyen ve öte yandan hem kendi gelecekleri hem de gezegenin geleceği konusunda güçlü bir bilinç sahibi olan bu çocuklara ‘XD Kuşağı’ yani X Kuşağının ‘Dijital Çocukları’ deniyor. Araştırma sonuçlarına göre;

  • Dijital Kuşak – XD’ler teknolojiye çok hâkim olmakla birlikte, onu yüz yüze sosyal etkileşimin yerine koymak yerine, etkileşimi güçlendirmek için kullanıyorlar. En tercih edilen arkadaşlarla buluşma yöntemi hâlâ yüz yüze sosyal temas (%30). Sonra mesajlaşma (%15), çevrimiçi sohbet (%14) ve cep telefonu (%8) geliyor.
  • Çocukların %95’i internet ve bilgisayarların onlar için önemli olduğuna inanıyor.
  • %53’ü internetin okul dışında da arkadaşlarıyla konuşma olanağı vererek yaşamlarını geliştirdiğini düşünüyor.
  • %44’ü internetin arkadaşlarıyla bağlantıyı koparmamayı kolaylaştırdığını söylüyor.
  • İnternetin en yaygın kullanımları konusunda ev ödevi (%59) oyunların (%74) arkasından geliyor.

Yeni neslin teknolojik aletlere yatkınlığı ve teknolojik sorunlara getirdiği hızlı çözümler ebeveynleri sevindirirken, onların sosyal ve beden gelişimlerini sağlayacak; fiziksel aktivite ve oyun oynamak yerine, herhangi bir teknoloji ürününün “ekranı” ile her geçen gün daha fazla vakit geçirmeleri ebeveynleri kaygılandırmaktadır.

İnternet sayesinde çok hızlı ve kolay bilgiye ulaşıp, dünya elimizin altında hissini yaşarken çocuklara bu karmaşık teknolojiyi nasıl doğru kullanacakları ile ilgili bilgilendirmek gerekiyor. İnternetin sınırsız dünyasında çocuğa konulması gereken ”teknolojik sınırlar” kavramı, anne babaları nasıl koyulabileceği yönünde düşündürüyor.

 

 

 

Teknolojik sınırlar nasıl konur?

Öncelikle çocuğu ya da ergeni teknolojik aletlerden tamamen soyutlamak çağdaş bir çözüm yöntemi olmayacaktır. Televizyon, bilgisayar, internet doğru kullanıldığı ve kontrol olduğu takdirde çocuğun gelişimine olumlu katkılar sağlayan, eğlendirirken öğreten önemli araçlardır. Ebeveynler çocuklarına mutlaka internetin doğru bilgiye ulaşmak amacıyla kullanılması gerektiği anlatmalı ve kullandıkları dönemlerde onları mutlaka kontrol edip, çocuklara güvenli internet ortamı sağlanmalıdır. Yani internette sınırsız dolaşabilmelerini engelleyerek sadece ebeveynlerin onayladığı web sitelerini ziyaret etmelerini sağlayacak güvenli internet ortamı yaratılmalıdır.

Bilgisayar ve televizyon mümkünse ailenin ortak kullanım alanına konuşlandırılmalıdır. Hem çocuğunuz internete girerken gözlemleme hem de kontrol imkanı sağlayacaktır. Çocukların odalarına televizyon ve bilgisayar konulması hem sağlık hem de sınır koyma açısından önerilmemektedir.

Anne babaların yoğun gündemleri ve iş tempoları nedeniyle çocukların ekran başında vakit geçirmeleri aile içi etkileşim ve iletişimi olumsuz etkilediği gibi çocuğun da yalnızlığını giderdiği sanal bir dünya yaratmasına neden olmaktadır. Özellikle küçük yaştaki çocukların televizyon, tablet ve oyun konsolu önünde sınırsız ve kontrolsüz bir şekilde bırakılmaması gerekmektedir. Çocukların günlük bilgisayar, televizyon, playstation vb. teknolojik aletleri kullanma süreleri sınırlandırılmalıdır. Gün boyu tüm aletlere ayrılan sürenin bir saati geçmemesi önerilir.

Aile içinde iletişimi arttırmak, çocuklarla kaliteli zaman geçirmek; örneğin; çocuklarla sohbet etmek, ailece yemek yemek, oyunlar oynamak, birlikte spor yapmak, kitap okumak gibi faaliyetler yapılarak, çocuğun boş vakitlerinde işlevsel alışkanlıklar edinmesinin sağlanması gelişimi için yararlı olacaktır.

Ebeveyn olarak çocuklara doğru model olmak adına kendi teknoloji kullanımınız kontrol altına alınmalıdır. Çocuklarla başka bir ekrana bakarak değil, gözlerinin içine bakarak iletişim kurulmalıdır.

Bilgisayar, televizyon, vb. asla ders çalışma esnasında verilen molalarda kullanılmaması önerilir. Çünkü çocuğu tekrar derse veya ev çalışmasına konsantre olmasında süre uzayabilir veya ders çalışmak için motivasyonu iyice düşebilir.

 

Teknolojik aletler bir ödül veya ceza gibi çocuğa karşı kullanılmamalıdır. Örneğin; çocuğa ödül olarak izin verilen bilgisayar oyunu, çocuğun buna daha değer ve önem atfetmesini sağlayacaktır. Çocuğun ilgisini bu yönde değil farklı yönlerde çekmek önerilir.

Televizyon seyrederken anne babanın onayladığı ve çocuğun yaşına uygun olan programları seyretmesine ve süre sınırı koyulmasına dikkat edilmelidir. Çocuk elinde kumandayı alıp istediği kanalı istediği süre kadar seyretmemelidir. Aklını karıştırabilcek bir durum ile karşılaşırsa mutlaka çocuğa açıklama yapılması önerilir.

 

Bilgisayar ve internet kullanımın belli başlı zararları ise şu şekildedir:

Yapılan araştırmalar, bilgisayar ve internet kullanımında tehdit oluşturan öğelerin daha çok çocuk ve gençler üzerinde etkili olduğunu belirtiyor.

Programlı yaşam alışkanlığı olmayan çocuklar, bilgisayar kullanımında sınırı aşarak ekran bağımlısı olabilmektedir. Bu da çocuğun yüz yüze iletişimini büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir.

Beynin ön bölgesi planlama, organizasyon, dikkat ve özdenetimden sorumludur. Yapılan araştırmalar bilgisayar başında sürekli ve plansız geçirilen zamanın, bu bölgelerin tembelleşmesine neden olduğunu ortaya koymaktadır.

Bilerek ya da yanlışlıkla girilen sitelerde karşılaşacakları cinsellikle ilgili görüntüler, çocukları cinsellik konusunda kafasını karıştırabilir, çocuğun cinselliğe ilişkin doğru olmayan duygu, düşünce veya davranışa yönlendirebilir.

Bilgisayar oyunlarında sürekli şiddet içeren oyunlar oynanması; çocuğu şiddete karşı duyarsızlaştırabiliyor ve şiddete eğilimi arttırabiliyor.

 

Televizyonun Negatif Etkileri:

Televizyon görsel ve işitsel duyulara yönelik etkili bir kitle iletişim aracı olması sebebiyle, iyi değerlendirilmediği takdirde olumsuz sonuçlara da sebep olmaktadır:

Televizyonda şiddet eylemlerinin izlenmesi, çocukta şiddete karşı duyarsızlaşma ve şiddeti sıradanlaştırma yaşatabiliyor. Ayrıca çocuğun ruhsal gerginliğini artırarak, dengesi daha kolay değişebilen; öfke eğilimli çocuklarda da, dürtüsel ve duygusal kontrolü zayıflatabiliyor.

Aile içi ve dışı toplumsal etkileşimi en alt düzeye indirdiğinden, çocuğun akranlarıyla olan ilişkilerini, böylelikle sosyal gelişimini olumsuz etkiliyor. Zaman içerisinde ekran bağımlısı olan çocuk, arkadaşları tarafından aranmayan, yalnızlığa itilen bir birey konumuna düşebiliyor.

Küçük yaştaki çocuklar televizyonda gördükleri karakterleri, gerçek karakterlerden ayırmakta güçlük yaşayabiliyorlar. Bu nedenle televizyonda izledikleri vurma, dövme, tekme atma, ateş etme, sözel hakaretler gibi davranışları normal ve kabul edilebilir olarak algılayıp izledikleri çizgi filmlerdeki süper kahramanların olağanüstü hareketlerini denemeye kalkarak tehlikeli durumlar yaratabiliyorlar.

Özellikle küçük yaş çocuklarda uzun süre TV seyretmek çocuklarda dil gelişimini de olumsuz etkiliyor. Ebeveynlerin çok dikkat etmeleri gerekmektedir.

 

Sürekli ekrana bakan çocuğun, zamanla başta göz olmak üzere çeşitli organları zarar görebilir.

Beden duruş bozuklukları ve obezite gibi ciddi bir rahatsızlıklara neden olabilir.

Related Posts

Leave A Comment