Blog Single

07 Kas

Mutluyum , Mutlusun, Mutlu

MUTLUYUM
MUTLUSUN
MUTLU

Psikoloji alanında son yıllarda özellikle “mutluluk psikoloji” ile ilgili birçok çalışma ve araştırma yapılmakta ve mutluluğun öğretilebilir bir duygu olduğu hakkında tartışılmaktadır. Aslında mutlu kelimesi, “mut” kökünden türetilmiş, “kut”, “bütün özlemlerin eksiksiz ve sürekli olarak yerine gelmesinden duyulan kıvanç”, “saadet” anlamına gelen bir kelimedir. Mutlu ise, mutluluk yaşayan kişidir. Mutluluk nasıl yaşanır, mutlu olmak öğrenilebilir mi, bunu derin acılar yaşayan bir birey nasıl başarabilir, vb. birçok sorunun cevabı aranmaktadır.
Asıl önemli olan soru ise, mutluluğun kaynağı nedir, devamı nasıl gelir? İnsanın kendisi ile iç içe olması ve kendi duygularının farkında olup, düşündüğünü ve hissettiğini yaşayarak, ayrıca çevresindeki insanlarla da içinden geldiği gibi, samimi ve gerçek ilişkiler kurarak bunu yapabilir.
Yaşamda birçok hüzün, insanı stres ve hüsrana uğratan birçok olay veya durumlar yaşanır. Önemli olan hüznün de değerini bilip, yere düşen bir top gibi tekrar yukarıya duygusal olarak çıkabilmektir.
Bunu başarabilmek, öncelikle bireyin kendine yönelik olumlu iç sesleri ve inanışlarını düzenlemek gerekir. Yani bunlar temelde, hep bildiğimiz ancak uygulamak da bilerek veya bilmeyerek zorlandığımız konularıdır.
⎫ Kendini sevmek = özsevgi
⎫ Kendine güvenmek = özgüven
⎫ Kendine saygı duymak = özsaygı
⎫ Kendine değer vermek = özdeğer
⎫ Kendinin farkında olma = özfarkındalık
Bunlar çok kolay söylediğimiz ve hatta “klişe” olmuş, kavramlar gibi, gelebilir. Oysa ki; ne değerli ve anlamlıdırlar ve tüm yaşamımızı; duygu ve düşüncelerimizi, iç sesimizi, duruşumuzu, konuşmamızı, üslubumuzu, eğitim hayatımızı, eş seçimimizi, tüm kişilerle ilişkilerimizi, işimizi, gücümüzü, belki de yaşam çizgimizi belirleyen, duygulardır.
Mutlu insan, kendisine ve çevresine karşı pozitiftir, olumlu duygular besler ve iletişim kurduğu tüm canlılara da aynı hisleri yansıtır. Mutlu insan, mutlu eder ve yaşantı sonucu da mutluluk ’tur. Evet, anlıktır belki ama mutluluk halinin sık olmasında, hayat yerleşme ve zevk alma durumu ortaya çıkarak, kişi kendini gerçekleştirebilerek, doyum aldığı bir hayat sürebilir.
‘Salt mutluluk’tan bahsetmek ütopik olur. Çünkü yaşanılacak her duygu insan içindir ve yaşanması da anlamlı ve kişiliği zenginleştiren duygu deneyimleridir. Kimilerini deneyimlemek çok ağırdır ancak insanı olgunlaştır. Ancak hayat denilen yolculukta, sürekli stresli, kaygılı, mutsuz olmak önce ruhunuzu sonra bedeninizi hasta edebilir. Beden ve tin, insana fazla gelen duyguların veya yaşantıların, yüklerin bedelini bir süre sonra mutlaka ödetir veya kusar. O yüzden ansızın bir kaşıntı, döküntü veya mide bulantısı ile kusma yaşayabilirsiniz. Kim bilir kaynağı nedir, her semptoma göre değişir?
Uzun lafın kısası, mutlu insan, mutlu eder ve mutluluk paylaştıkça çoğalır. Mutlu insan, birine zahmet vermez ve ona da zahmet olmak istemez. Hiç tanımadığınız birine bile bir yerlerde karşılaştığınızda içten bir gülümse ile merhaba demek bile, seni insan olarak kabul ediyorum, varlığına selam olsun, benden sana zarar gelmez mesajlarını verebilir… Yani kişiler ile iletişimimiz ve o anki, İletişim psikolojisini de etkiler.
Mutluluk bir durak değil bir “yolculuk” seçimidir. Bu yaşam yolcuğunu nasıl yapacaksınız, işte bütün mesele bu? Direksiyon kişinin elindedir… Sosyolojik olarak da değerlendirildiğinde, kültürler ve kültürel değerler açısından da “mutluluk” kabulünde ve öğretilerinde farklılıklar gösterir. Uzak doğu ve doğu kültüründe mutluluk, ruhun dinginliği, huzur ve sakinliği iken, Amerika ve batı ülkelerinde ise, mutluluk, coşkulu, eğlenceli ve daha yüksek seste ve değerde yaşanan bir süreçtir. Örneğin, bizim toplumumuz da, “çok güldük, çok ağlayacağız” sözü gibi, “çok gülme, aman yavaş gül!” gibi, öğretilerle aslında derin suçluluk duyma, kötü bir şey olacak, kaygı ve korku, vb. duygularının bilinçdışından da değil, direk bilinçle da temellerini atıldığına da şahit olmuşuzdur. Mutluluk bize öğretildiği gibi -tüü, -ka-ka bir şey değildir. Dolayısıyla mutlu olmak; öğrenilebilinir ve yaşamsal deneyimleme ile geliştirilebilir. Eğer bireysel olarak bunu başarabilirseniz, eşiniz, dostunuz varsa çocuklarınız da bu süreçten olumlu etkilenecektir ve pozitif insanın yaşam canlılığı ve enerjisi, su dalgası gibi etkileşimde olduğunuz tüm canlılara yansıyacaktır. Amerikan Aile Psikoloji Servisi’nden P.C. Dr. Carol & Prof. Dr. Byron Norton’un bir eğitiminde, Bay Norton’un şöyle demişti;
“Çocuğunuzun 3 ebeveyni vardır. Anne, baba ve ilişkiniz.”
Yani özetle, diğer ilişkilerimizdeki gibi aile hayatı için de bu geçerli.
-Anne-baba-çocuk üçgeni için de-
Mutluyum, mutlusun, mutlu.

Mutlulukla dolu bir yaşam dileğiyle,
Rüveyda İnce Engin
Uzman Psikolojik Danışman
1.11.2018
İstanbul

Related Posts

Leave A Comment